TALİH KUŞU

Bir süredir babasından kalmış olan (ona da kendi babasından kalan) tarlaların veraset işleri ile uğraşıyordu. Nihayet veraset işlemleri sona ermiş ve sıra tarlaların satışına gelmişti. Eşe dosta haber salındı, internete ilanlar verildi tarlaların satışı için. Uzun uğraşlar sonucu bir alıcı çıkmış sıra tapu işlerine gelmişti. Üç gün sonra mirasçılar tapuya gidecek, imzaları atıp paralarını alacaklardı. Ancak, bazı işleri için üç gün sonra şehir dışında olması gerekiyordu. Görünen o ki, annesine vekâlet verecekti.

Noter’den içeriye girdiği anda  ofisin sahibi Hayri Beyi gördü sıra bekleyenler arasında. Yanına gidip selam verdi. On beş yıldır kiracısı olduğu ofisin satılacağını duyduğunda ne diyeceğini bilemedi. Tam da eline büyük miktarda para geçeceği anda.

 Peki ama bu satışta Nereden çıkmıştı? Ofisin satılacağını hiç duymamıştı. Zaten biraz birikmişi vardı. Eline geçecek olan bu parayla kendisi alabilirdi ofisi. Ah bir de haberi olsaydı. Kötü sürpriz dedikleri bu olmalıydı. Midesine koca bir yumruk yemiş gibiydi. O kadar derin düşüncelere dalmıştı ki, Hayri Bey’in çıktığını farketmemişti.

Ertesi gün, gönülsüz de olsa hayırlı olsun demek için Hayri bey’i aradığında satışın gerçekleşmediğini öğrendi. Her ne olduysa iyi ki de olmuştu. Nedenini sormalı mıydı bilemedi. Ne önemi vardı ki nedeninin. Satılmamıştı sonuçta ve bu harika bir haberdi. “Şeyy” dedi yutkunarak. “Eğer müsaitseniz beş dakika size uğramak isterim konuşmak için”

Herşey yoluna girmişti. Şans bir kez daha yüzüne gülmüştü. Bu durum, her iki taraf için de çok iyi olacaktı. Tıpkı son dakikada atılan gol gibi. Ama bu sefer her iki tarafta gol atmıştı.

Bir hafta içinde ikinci kez gidiyordu noter’e. Uzun zamandır kurduğu hayal gerçek olmuştu. Her gece, ofisi satın aldığını düşünerek uykuya dalardı. Evet sıradaki hayali neydi?

Related posts

Leave a Comment